Nora Romi

6 Ocak 2015

ANNELİĞİN KADERİ

Doğrusunu isterseniz ilk yazı yazmaya başladığımda kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Tabi, okur yazarlıktan bahsetmiyorum, kendi kendimi ifade etmeye başlayan yazılar söz konusu olanlar… Lisedeydim sanırım. O zamandan beri hep yazdım bir şeyler… Arkadaşlarıma mektuplar yazardım, sayfa sayfa, arkadaşlarımı anlatan yazılar yazardım kendi kendime… Aşık olduğumu sandığım erkeklere, beni anlayamadığını sandığım anneme bile yazdım.

Neyse ki yukardaki acıdı halime ve beni gazetecilikle tanıştırdı. 1992 yılından beri de herkese, keyif alacağı, onlara yardımcı olacağına inandığım, içinde mutlaka tatlı bilgilerin ya da mesajların olduğu yazılar yazmaya başladım.

Annelik hakkında yazmaya ise 2002 yılında başladım. Ne olduğu konusunda hiç bir fikrimin olmadığı bir dünyaydı bu. Tabii ki yazı yazmak için araştırıp öğrenmenin yanı sıra benim gibi olan insanlarla yakın olabilmek ve onlara ‘yalnız değilsiniz’ mesajını vermek istediklerimden biriydi. O zamanlar internet çok yeniydi, bırakın internet, adamakıllı dergi ya da kitap bile yoktu bu konuda… Bu durumda her neslin bir sonrakine söyleyeceği cümle geliyor insanın aklına: “Siz çok şanslısınız!”

Aslına bakarsanız birileri şanslı olacaksa temennim çocuklarımızın şanslı olması. Şu anda bu dergiyi okuyan sizler ya yeni annesiniz ya da anne olmak üzeresiniz. Bu güne kadar yaşadığınızdan çok farklı bir dünya içine girdiniz ya da girmek üzeresiniz. Hayata bambaşka bakacaksınız. Çok daha güçlü olacaksınız. O gücü de inanın çocuklarınızdan alacaksınız.

Şu anda 14 yaşında bir çocuk annesi olarak, bebeğimi ilk elime aldığım günleri hatırlarım arada sırada. Tecrübesizlik, kendimi çaresiz ve beceriksiz hissetmeme sebep oluyordu. Zamanla öğrenmeye, deneyim kazanmaya başladım. Konuşamayan bebeğimin dilinden anlar oldum. Bu gerçekten insana kendisini iyi hissettiren bir gelişmeydi, “Tamam ya, ben bu işi kıvırdım sanırım” deme kıvamına gelmiştim bir süre sonra.

Şimdi bakıyorum da, ne kadar çok şeyi kontrol etmeye, düzene sokmaya çalışmışım! Ne kadar çok şeyi oğlum, kendi karakteri ve karar mekanizması oluştuktan sonra değiştirmiş! Sebzelerle büyüttüğüm filintam, çöplerden gizli gizli burger kağıtlarını topladığım bir deve dönüştü. Her gün aynı saatte yıkayıp yatırdığım o bebek, yalvar yakar banyoya giren, uyumamak için direnen bir ergen oldu.

Ama hala çok temiz ve düzgün bir kalbi, iyi niyeti ve olgunluğu var.

Çocuklarınız için kafayı yemeyin, her ne kadar onları belli kalıplara sokmaya çalışsanız da (ki bunun anamızdaki kibar adı düzene sokmak oluyor) inanın kendi yollarını bulacaklar. Bize sadece yol göstermek ve öncelik tanımak düşüyor. Ama inanın, onlara hissettirdiğiniz sevginizden daha önemli bir şey yok.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir