ANNE-BEBEK BAĞI HAKKINDAKİ 5 GERÇEK

30 Kasım 2014

Bebeğinizle bir bağ oluşturmanız neden zaman alır?

Pek çok anne-baba yeni doğacak olan bebeklerinin kendilerini ne kadar seveceği aralarındaki bağlanmanın nasıl gerçekleşeceği konusunda endişe duyarlar. Ya bu bağ hiç oluşmazsa? Aslında bu konuda endişelenmeniz çok da yersiz değil. Heyecanla beklediğiniz, sadece mutluluk kaynağınız olacağını düşündüğünüz bu küçük insan dünyaya geldikten ve evinize yerleştikten sonra, aslında her şeyin beklediğiniz gibi olmadığı gerçeği ile karşılaşabilirsiniz. Küçük bebeğinizle annesi arasında beklediğiniz, planladığınız gibi bir bağ oluşmasa da, aşağıdaki gerçekler (ve taktikler) anne-bebek bağına dair mitlerle ilgili korkularınızı alt etmenizi sağlayacaktır.

Bağlanma bir süreçtir, tek bir anda olması beklenemez…
Annelerin büyük bir bölümü, çocukları ile aralarında otomatik bir bağ olacağını var sayarlar ve doğum gerçekleştiği an, bağın da orada hazır olacağını düşünürler. Bazen bunun bu kadar hızlı gerçekleştiği görülebilir. Annelerin yüzde 30-40’ı bebeklerine doğumdan sonraki birkaç saat içinde bağlanmış olurlar, diğer yüzde 40’ı oluşturan bölüm için de bağlanma, bebeğin tamamen “kendilerinin” olduğunu hissetme süresi yaklaşık olarak bir hafta sürüyor. Bazı anneler için ise bu süreç biraz daha uzun sürebiliyor. Bunun önemli bir nedeni, doğumun hemen sonrasında her 10 anneden birini etkileyen, doğum sonrası depresyon olabilir. Bağlanma ile doğrudan ilgili olmasa da, annenin çökkün hali, bebekle arasındaki bağlanmanın gerçekleşme süresini uzatabilir.
Tüm bunların ötesinde, unutmayın ki, bebeğinizle iyi ve sevgi dolu bir ilişkiye sahip olmanız, kendinizi tamamen bebeğinize bağlı hissediyor olmanızla ilgili değildir. Güçlü bir şekilde bebeğinize bağlı hissetmeseniz de, onunla aranızda sevgi dolu bir ilişki kurabilirsiniz.

Aranızdaki etkileşim doğumdan önce başlar ve bağlar da doğumdan önce kurulmaya başlar…
Anneler, daha hamile olduklarını ilk öğrendikleri andan itibaren bebekleri ile ilişki kurmaya başlarlar. 40 hafta boyunca, siz ve bebeğiniz tamamen birbirinize bağlısınız. Başlangıçtan itibaren bebeğinize ihtiyacı olan oksijeni, kan akışını sağlayan, onu büyütüp yaşama getiren kişi sizsiniz. Ayrıca, sizinle ilgili her şey, hormonlarınız, nelerle beslendiğiniz, stres seviyeniz ve tüm alışkanlıklarınız da, bebeğinizi etkiliyor. Hamilelik süresince, bedeninizde bebeğinizle ilgili olan biten değişiklikleri takip etmeniz, incelemeniz, bebeğinizle ilişkinizi adım adım geliştirmenizi, o büyüdükçe sizin de büyümenizi sağlayacaktır. Bu yüzden doğum odasında, bebeğiniz dünyaya geldikten hemen sonra neler olduğu, bebeğinizle olan ilişkinizin en önemli göstergeleri değildir.

Nasıl doğum yaptığınız, bebeğinizle aranızda oluşacak bağın nasıl olacağını da etkiler…
Doğumdan sonra, annenin bedensel ve duygusal sağlığının nasıl olduğu, yeni doğan bebeği ile nasıl ilişki kuracağını da belirler. Uzun süren, beklenmeyen durumların yaşandığı kısacası zorlu geçen bir doğum sürecinin ardından, annenin yaşadığı yorgunluk ve yaşadığı bedensel sorunlar, anne-bebek arasında bir bağ oluşturulmasını da zorlaştırır. Doğum sonrasında annenin bedensel ve zihinsel açıdan kendini sağlıklı hissetmesi, ilgisini ve sevgisini bebeğine daha kolay yöneltmesini sağlar. Doğumun ve doğum sonrasında yaşanan sıkıntıların azalmasını sağlayan en önemli faktör, annenin yanında, onu destekleyen birinin var olmasıdır. Bu destek bizim toplumumuzda genellikle annelerdir. Ama bu görevi, bir arkadaş, profesyonel bir bakıcı ve annenin eşi de rahatlıkla yerine getirebilir.

Anne-bebek arasında bir bağ oluşmasını sağlayan ve var olan bağı geliştiren özellikler…
Doğumun hemen sonrasında anneyi ve bebeği bir araya getirmenin önemi, çoğu hastanede iyi bilinir ve örneğin normal doğum olduğunda, bebek anne rahminden çıkar çıkmaz, daha göbek kordonu kesilmeden, annesinin kucağına verilir. Bebeğinizle bir arada olmanız, onun verdiği sinyalleri ve ipuçlarını algılamayı daha kolay öğrenmenizi de sağlar. Hastaneden eve geldikten sonra, aşağıdakileri uygulamanız, aranızdaki bağı güçlendirecektir:

• Kanguruda taşıyın. Yakın zamanda yapılan bir araştırmada, pusetlerde taşınan bebeklerin yüzde 38’i annelerine güçlü bir şekilde bağlıyken, ana kucağında (kanguruda), annelerinin boyunlarından asılı bir şekilde taşınan bebeklerin yüzde 83’nün annelerine güçlü bir şekilde bağlı oldukları görülmüştür.
• Anında karşılık verin. Bebeğiniz ağladığında onu kucağınıza alın – ağladığında onu kucağınıza almanız, bebeğinizi şımartmayacaktır, endişelenmeyin.
• Acıktığında karnını doyurun. Bebeğinizle olan bağınızı güçlendirmenin ve güçlü tutmanın en iyi yolu anne sütüyle beslemektir. Bebeğinizin beslenirken size dokunabilmesi, tenlerinizin birbirine değmesi, onu kucağınızda tutmanız, bebeğinizi size güçlü bir şekilde bağlar.
• Yalnız Kalmayın. Aslında bebeğinizle aranızdaki bağlanmanın ne kadar hızlı gerçekleştiği ile, ne kadar iyi bir anne olduğunuz arasında herhangi ilişki görülmese de, bağlanmanın geç sağlandığı durumlarda, anneler kendilerini genellikle suçlu hissetmektedirler. Annenin bu şekilde hissetmesi, anne-bebek arasında bağın oluşabilmesini daha da zora sokan doğum sonrası depresyona neden olabilir.
Bebeğinizle birlikte evinize dönmenizin sonrasında, sosyal desteğin var olması (eleştiriden uzak bir desteğin) doğum sonrası depresyon riskini azaltır. Çoğu annenin ilk günlerde hissettiği gibi, kendinizi çaresiz, endişeli, hatta durumla başa çıkamıyor hissedebilirsiniz. Bu konuda açık olmanız yeterli, eşinizle, yakınlarınızla, arkadaşlarınızla bu konulardan bahsedin ve gerekli yardımı çekinmeden talep edin. Bu dönemde bedeninize iyi bakmanız da, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınızı koruyabilmeniz açısından çok önemli. Bu yüzden iyi beslenin, iyi uyuyun, fırsat bulduğunuz her an dinlenin ve anne olmanın tadına varmaya çalışın.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir