Özgür besinler, özgür bedenler

1 Kasım 2018

Sevgili anne babalar, hastalanmadan yaşamak mümkün mü? Özgür bir hayat size ne anlam ifade ediyor? İstediklerimizi istediğimiz zamanda istediğimiz yoğunlukta yapabilmeyi seçmeyi özgürlük olarak adlandırabilir miyiz? Peki gerçekte bu özgürlüğü yaşamak için neler yapıyoruz? Neler feda ediyoruz? Benim anlayışıma göre özgür yaşayabilmek demek fiziksel, duygusal ve zihinsel hastalıklardan arınmış bir şekilde bunların seçimlerimize etki etmeden içimizden hangisi hafif geliyorsa onu seçmektir. Ancak yaşadığımız bu modern dünyada seçimlerimizi etkileyen çok fazla faktör var. Bedenlerimizi, ruhumuzu ve duygularımızı da…

Peki çocuklarımız bunlarca özgür besin seçimi arasından sağlıklıları nasıl ayırt edecek? Çocuklarımızı gelecekte sağlıklı seçimler yapan bireyler olarak yetiştirmek için neler yapmalıyız? Çocuklarımızı seçimlerinde ne kadar özgür bırakmalıyız? Ben kendi kızlarımda bebekliklerinden beri hatta hamileliklerimden beri kendi beslenmemi dengeli, doğal ve sağlıklı tutarak anne karnında sağlıklı gıdalarla alıştırmaya başladım. Bilim adamları mesela çocuklarda görülen çene darlığının ve dişlerin sıkışmasının aslında henüz anne karnındayken yenen beyaz un ve şekerli gıdalarla bağlantılı olduğunu bulmuşlar. Bu açıdan bebeğiniz doğunca eğer sağlıklı beslemeye çalışıyorsanız ve bazı gıdaları reddediyorsa hamileliğinizde neler yediğinizi tekrar düşünmenizi öneririm.
O zaman çocuklarımızı nasıl sağlıklı yetiştirebiliriz?
Bebekliklerinde pek çok anne herhalde 3 yaşa kadar günümüzdeki doktorlarımızın da yönlendirmeleriyle şekersiz, beyaz unsuz, hazır paketli gıdasız beslenmenin önemini biliyordur. Bunlara çok dikkat eden anneler peki neden 3 yaşından sonra her şey serbest özgür diye düşünüyorlar? Bir kere çocukların tümünün gelişim süresi boyunca sağlıklı, doğal, ilaçsız, yerli tohum, tercihen organik gıdalar tüketmesi çok önemli. Ağzımıza koyduğumuz her lokma milyonlarca hücrenin yapıtaşı oluyor. Yani aradaki ufak kaçamaklar mükemmel bedenimizde çatlak tuğlalar olarak yerini alıyor. Tabii çocuklar büyüdükçe canları başka zararlı gıdalar çekebiliyor. Beyaz şeker ile tanıştıysa dil üstündeki tat alma duyusu aşırı şekerle bozulabiliyor ve az şekerli gıdalar ve sebzeler tatsız gelebiliyor. Katkılı gıdalar yiyorsa bağırsaklarda toksik birikimler artıyor, geçirgen bağırsağa ve bazı alerjenlerin iç organlara sızmasına sebep olabiliyor. Aslında sadece çocukların değil hepimizin toksinlerden özgür bir beden için doğal olan gıdalarla beslenmemiz gerekli. Pek çok sevilen tatlının aslında doğal içerikli şekersiz tariflerini internetten bulmak mümkün. Eğer çocuğunuzun ya da kendinizin bedeninde kronik rahatsızlıklar veya alerjiler varsa beslenmenizi hayvansal ve endüstriyel gıdalardan arındırmanız ve bilimsel olarak onarıcılığı kanıtlanmış bitkisel beslenmeye geçmeyi düşünebilirsiniz. Bunun hakkında Dr. Michael Greger tarafından yazılmış harika bir kitap çıktı ismi gayet açık “Ölmek ya da Ölmemek”.

Peki madem özgür iradeli bir dünyada yaşıyoruz, siz hangisini seçiyorsunuz? Toksik bir bedende ölmeyi mi yoksa arınmış özgür bir bedende sağlıklı yaşamayı mı? Belki artık geçmişte olduğu gibi kölelik yok gibi gözüküyor ama gıda şirketleri, ilaç sanayi bedenlerimizi tutsak etmiş durumda.

O zaman hep birlikte öğrenme özgürlüğümüzü kullanarak sağlık konusunda bilgilendirici kitaplar okuyalım, çocuklarımızı bu okuduklarımızla bilgilendirelim, okula evden sebzeli yemek gönderelim ve çocuklarımızla birlikte sağlıklı beslenme belgeselleri izleyelim.

Hepinize bol sağlık dolu özgür seçimler diliyorum.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir