Nesteren Gazioğlu

4 Mart 2015

Farkında mısınız?

Farklı olmanın güzelliğinin farkında mısınız? Bu dünyada sizden bir tane daha yok. Size benzer düşüncelere sahip insanlar olabilir ancak sizin gibi düşüneni yok. Çoğu zaman, bu biricik ve tekliğimizin bize bahşettiği özellikleri takdir etmeyi unutuyoruz. Kendi iç kaynaklarımızı gözden geçirmek ve üretkenliği ortaya koymak yerine monotonlaştırıyoruz hayatı.

21 Mart bir farklılığa temas zamanı: Dünya Down Sendromu Günü. Sanılanın aksine Down Sendromu bir hastalık değildir. Her bebek annesinden 23 ve babasından 23 kromozom alır. Toplamda 23 çift kromozoma sahip oluruz. Sebebi henüz belirlenemeyen bir sebepten Down Sendromu gelişen bebeklerde 21. çiftte fazladan bir kromozom daha olur. Buradaki çifte bir üçüncü ilave olmuştur. 21 Mart, yani 21.03 tarihinin de Dünya Down Sendromu Günü olarak seçilmesi bu sebeptendir. Bu fazla kromozom ile Down Sendromu Derneği’nin de vurgu yaptığı üzere hayata +1 değer katıyorlar.

Derneklerin yoğun çalışmaları sonucunda artık halkımız Down Sendromunu tanımaya başladı. Hep gülen bir yüz ifadesine sahip olarak algılansalar da farklı duygular hissettiklerini artık biliyoruz. Beklentileri, umutları, heyecanları, coşkuları olduğunu biliyoruz. Sizden benden farkı olmadığını, özde aynı olduğumuzu biliyoruz. İşte tam bu noktada, tanımanın ötesine bir adım atmaya ne dersiniz? Peki, farklılıkları kutlamaya, candan cana iletişim kurmaya ne dersiniz? 21 Mart günü farkındalığınızı dünya ile paylaşmak güzel bir adım. Daha büyük adımlar atmak isterseniz, derneklerin ihtiyaçlarını öğrenip onlara destek verebilirsiniz, Down sendromlu çocuk ya da yetişkinlere yönelik etkinlikler, atölyeler düzenleyebilirsiniz. Hobilerinizi onlarla paylaşabilir, öğretebilirsiniz. En önemlisi ise +1 dostunuz olur.

Size iki inci tüccarının hikayesini anlatmak istiyorum. Ahmet ile Mehmet yan yana dükkanları olan iki inci tüccarıymış. Ahmet’in dükkanında dizi dizi şahane inciler varmış. Mehmet’in dükkanında ise büyüklü küçüklü farklı kalitelerde inciler varmış. Her gün hem Ahmet’in hem Mehmet’in dükkanına çeşitli müşteriler gelirmiş. Ahmet’in dükkanına girenlerden bazıları inci satın alırken, Mehmet’in dükkanına girenler eli boş çıkmazmış. Ahmet bir gün bunun sebebini sormaya karar vermiş. Mehmet, Ahmet’i görünce gülümsemiş ve başlamış nasıl satış yaptığını anlatmaya; “Mağazama bir müşteri geldiğinde bir inci çıkartıyorum önüne. Sonra, müşterinin göz bebeğine bakıyorum. Eğer inciyi beğendiyse göz bebekleri büyür ve ben ne fiyat söylersem söyleyeyim alma ihtimali yüksektir. Baktım ki göz bebeği küçülmeye başladı ya da büyümedi, o zaman hemen başka boyut, başka kalite inciyi önüne koyuyorum taa ki gözbebeği büyüyene kadar!”

Biz de Mehmet gibi kendi donanımlarımızı çeşitlendirelim. İnsanları anlamaya onlarla candan cana iletişim kurmaya çalışalım. Çeşitliliklerin güzel olduğunu fark edelim ve iletişim kuralım. Fark edeceksiniz ki özlerimiz hep aynı: Sevgi dolu ve coşkulu.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir