Denizde on gün

9 Eylül 2020

Davet Mimi’ye geldi, “biz ailece tekneyle kıyıları dolaşacağız, Mimi de bizimle olursa çok seviniriz” dediler. Tekneyle çıkacak olan Ahu ve Mert Serter, çok iyi dostlarımız. Küçük kızları Arya, çok sevimli, insanın içini açan bir çocuk. Mimi, onları çok seviyor; Arya’yla saatlerce sıkılmadan oynayabiliyorlar. Ahu ve Mert, hayatta tanıdığım en sorumluluk sahibi, çaktırmadan herşeyi kontrol eden, süper akıllı bir anne-baba.
Tabii “alışık olmadığı bir ortam, kaza olur mu, denize düşer mi” gibi korkular geliyor insanın aklına. “Topla, çıkart, bu çocuk daha on yaşında; ya sıkılırsa” falan gibi detaylar da. Ebeveyn olmak, en çok olası tehlikelere karşı çocukları korumak üzere aportta durmak değil mi?
Evde oturduk konuştuk, böyle bir tecrübenin hayat boyu kalacak müthiş bir anı olacağına kanaat getirdik. Günler süren hazırlık sonunda da yola koyulduk.
“Kaç saat kaldı, kaça kadar sayayım” gibi sorular ve gittikçe kreşendo yapan sabırsızlıkla Bodrum’a vardık. Mimi ve Arya hasretle sarıldılar, zıpladılar, hemen koşmaya başladılar. Yarım saat sonra havuzda oynuyorlardı. Transaksiyonel Analiz’de o çok sevdiğim “oyuncu çocuk” modelinde, art niyetsiz ve yapmacıksız biçimde, akışa kendilerini çoktan bırakmışlardı.
İşte gerçek mutluluk, insanın sadece akıştayken yaşadığı böyle anların kalıntısı. Sonuna kadar oyun, kahkaha, anlık planlarla saatlerin büyülü bir şekilde uçuverdiği o çok özel zamanların. “Nasıl görünüyorum, hakkımda ne düşünürler, kazancım ne olur” planları asla olmadan, sadece güne, sevdiğine, doğaya, dostlara odaklanmaların.
Ertesi gün tekne kalktı. Bodrum, Ören, Akyaka, Marmaris, Bozburun, Selimiye… Her yerde denize daldılar, komşu teknelerdeki çocuklarla ahbaplık ettiler. Uzun süre yoğun birlikteliklerde oluşan özel dillerini, kendilerine has esptilerini, sırlarını oluşturdular. Türkiye’nin cennet sahilleriyle beraber, biraz da kendilerini keşfettiler. Güneşle biraz daha büyüdüler. Sıkı dostlukla iyiden iyiye güçlendiler.
Mimi’yi çok çok özledim. Karşıladığımda “gitme, burada benimle kal” diye ısrar eden Arya’yı görünce, yüreğimde kelebekler uçuverdi yine. Birbirlerine sarılmaları içim ısındı. Dilerim uzun hayatları boyunca onlara eşlik edecek güzel anıları, en bulutlu günlerde bile onlara güneş olsun. Dilerim dostlukları denizler gibi sonsuz, hep taze kalsın…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir