Çocuk ile iletişimde sakıncalı kelimeler- Adem Güneş

5 Kasım 2016

 

adem_gunesDikkat dağınıklığı, ‘an’a odaklanamama hâlidir. Çocuğun o anki uğraşı ile ruhsal bir bütünlük kuramamasıdır. Duygusal yoğunluğun zihinsel yoğunluğa dönüşememesi veya “zihinsel kaymaların” duygusal yoğunluğa engel olması hâlidir.
Kitap okumak için kenara çekilen çocuğun, duygu gücünün, zihnini toparlamaya yetememesi veya zihindeki kaymaların duygusal yoğunluğu yakalamasına engel olmasıdır.
Zihin, gücünü duygulardan alır. Duyguları dağınık olan çocuğun zihni dağınıktır.
Aile içinde “dengeli duygusal süreklilik” yaşamayan çocuğun zihni dağınıktır. Kimseye açamadığı sorunu ile tek başına kalan çocuğun zihni dağınıktır. İçinde büyüttüğü duygusal sorunların çözümünü bulamayan çocuğun zihni dağınıktır…

Bu doğru…
Ancak, son yıllarda yapılan gözlemlerle duygusal dağınıklığı olmayan kimi çocuklarda da zihinsel dağınıklık tespit edilmesi uzmanları oldukça şaşırttı…

Aile içinde dengeli duygusal süreklilik yaşayan bazı çocuklarda yine de dikkat dağınıklığı gözlemleniyordu. Bu çocuklarda nörolojik bir bozukluk da yoktu.
Derinlemesine yapılan analizler, enteresan bir pedagojik ayrıntının gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Yetişkinlerin kullandığı bazı “dil kalıpları”, çocuklarda zihinsel dağınıklığı oluşturuyordu. Bir başka deyişle, yetişkinlerin doğal bir alışkanlık hâlinde sürdürdüğü bazı kelimeler çocuğun zihin yapısını bozuyordu.
Pedagojik sakıncalı kelimeler diyebileceğimiz bu kelimeler “ve”, “fakat”, “ama” idi…
Bu kelimeler, yapı itibari ile çocuğu “içinde bulunulan ‘an’a odaklanmaktan alıkoyan”, zihnini bir başka zamana taşıyan kelimelerdi.
Hâlbuki çocukla iletişimde, kelimelerin dizimi, içinde bulunulan ana ait olmalıydı ki çocuk o ana tutunsun, tutunduğu andaki eylemi sürdürebilsin.

Bir örnek verelim…

Diyelim ki bir çocuk babası ile o haftaki hava durumu hakkında konuşuyor olsun…
Hava bugün için güzel ve güneşli, ertesi gün için ise yağmurlu tahmin edilsin…

Şimdi çocuk, “Baba bu hafta hava nasıl olacak?” diye sorduğunda babası “Bugün hava güzel ama yarın yağmurluymuş” diye cevap verirse, bu konuşma kalıbı, “ana odaklamak” yerine, “başka bir ana yönlendirdiğinden” çocuğa dikkat dağınıklığı sürecinin bir parçasını yaşatır.

Yine aynı şekilde, bir annenin çocuğuna “Dersini yaptın fakat biraz zorlandın galiba” diye sevecen şekilde hitap etmesi, iyi bir ebeveynlik tavrı olsa da çocuğun başarı ile tamamladığı ve duygusal bütünlük kurduğu bir “ödev tamamlama” eylemine odaklamak yerine, zihni, eylem öncesi ana yönlendirdiği için pedagojik olarak yanlıştır.

Hâlbuki bu konuşmaların aynısı “ana odaklayan” bir başka konuşma kalıbı ile de gerçekleşebilir ve çocuğa dikkat dağınıklığı süreci yaşatılmayabilirdi.

O kalıp “olsa da” kelime kalıbıdır.

İsterseniz, yukarıdaki konuşmaları “olsa da” kalıbı ile yeniden kurgulayalım…
Kendisine hava durumunu soran çocuğa babası “Yarın hava yağmurlu ‘olsa da’ bugün güneşli olacak” diye cevap verse, çocuğun yarına yönlenmesi yerine, içinde bulunduğu ana odaklanmasına yardımcı olur.
Aynı şekilde ödevlerini vaktinde yapan bir çocuğa annesinin, “Biraz zorlanmış ‘olsan da’ dersini tamamladın” cümlesi, “fakat” ile gerçekleşen iletişimden çok daha pozitiftir.

“Ama ve fakat” kelimeleri gibi “ve” bağlacı da çocukla iletişimde kullanılması tavsiye edilmeyen bir kelimedir.
“Ve” ile kurulan, uzun cümleler, çocuğun ana odaklanmasını zorlaştırır. Hâlbuki, çocukla iletişimin esası, tane tane, kısa ve ‘bağlaçsız’ konuşmaktır.
“Bugün çarşıya çıktım ve sana elbise aldım” yerine… “Bugün çarşıya çıktım. Sana elbise aldım.” demek, dikkati dağıtmayan, “ana odaklanmayı” kolaylaştıran bir iletişim dilidir…

kutugörsel

Çocuğumla güvenli bağlandığımızı nasıl anlarım?

Çocuk ile anne arasındaki bağlanmaya verdiğiniz önem dikkatimi çekti. Güvenli Bağlanma kitabınızı da büyük bir titizlikle, altını çizerek okudum. Sonuç olarak fark ettim ki, ben, çocukluk dönemimde annem ile güvenli bağlanamamışım. Bu durumu şimdi çocuklarıma yansıtıyorum. Büyük oğlum 11 yaşında ve benimle sürekli bir savaş halinde ve tepkisel. Tepkisel Bağlanma Bozukluğu dediğiniz sorunun bütün işaretlerini görüyorum. Küçük oğlum ise sizin tavsiyelerinizle 2 yıl aynı yatakta yattık, emme süreci çok sağlıklı geçti. Şimdi 3 yaşında. Sanki her şey yolunda gibi gelse de, yine de merak ediyorum. Acaba çocuğum ile güvenli bağlanıp bağlanmadığımı kendi hislerimin haricinde nasıl öğrenebilirim, bunun bir testi var mıdır? Songül K.

Aslında anne hissi, çocuğu ile kendi arasında bir bağın olup olmadığını en iyi ölçen cihazdır. Yeter ki güvenli bağlanmanın ne olduğuna dair bir farkındalık kazanmış olsun. Size yine de küçük iki test önereyim, bu iki test ile küçük oğlunuzla aranızdaki bağlanma probleminin var olup olmadığını gözlemleyebilirsiniz.
1- Merdiven Testi: Bir alışveriş merkezinde, yukarı çıkan yürüyen merdivenlerin önüne gelin. Oğlunuzu yürüyen merdivenlere bindirin ve fakat siz bir adım geride kalarak merdivenlere binmeyin. Yukarı doğru çıkan oğlunuza el sallayarak ‘güle güle…’ diyerek vedalaşın, birkaç adım geriye doğru atın… Eğer oğlunuzla kaygılı bağlanmışsanız, sizin bu davranışınız karşısında korkacak, kaygılanacak merdivenlerden aşağı inmek için çaba harcayacaktır… Eğer güvenli bağlanmışsanız oğlunuzla, yukarıya çıkarken o da size el sallayacak ‘güle güle’ diye size karşılık verecektir…

2- Su Testi: Güvenli bağanmış çocuklar su ile barışıktır. Oğlunuzla birlikte bir havuza, deniz kıyısına gittiğinizde, onu suya değdirmeye, suya bırakmaya çalışın. Kaygılı Bağlanmış çocuk sudan korkar, panik yapar ve çırpınmaya başlar… Eğer oğlunuzla güvenli bağlanmışsanız, kendini sizin kollarınızda suya bırakır, güler ve hoşuna gider…

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir