Gebelik hormonlarınız ne diyor?

22 Aralık 2020

Kadınlar gebelik sürecinde birçok fiziksel ve duygusal değişiklikler yaşar. Bunun en büyük sebebi ise kuşkusuz hormonların vücutta oynadığı roldür. Bu dönemde kadınlar bir an sakin ve mutlu, saniyeler sonra ise karamsar ve parlayan bir ruh haline sahip olabilir. Peki gebelik hormonlarının dilinden nasıl anlarız? Hormonlar aslında bize neler söylüyor? Gebelikte en önemli hormonlar nelerdir, ne işe yararlar? İşte tüm bu merak ettiğiniz sorularınızın yanıtını İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Esin Hocaoğlu verdi.

BETA HCG: Müjdeci hormon
Hamile kalındığını müjdeleyen hormon olarak da bilinir. Hamilelik testi, bu hormonun kanda veya idrarda tespit edilmesiyle kesinlik kazanır. Hormon, yeni döllenmiş yumurtayı çevreleyen ve daha sonra plasentaya dönüşecek olan hücreler tarafından salgılanır. HCG hormonunun alfa ve beta olmak üzere iki adet alt ünitesi bulunur. Hamilelik testlerinde kanda ölçümü yapılan beta ünitesi olduğu için, kanda gebelik testlerine ‘BETA-HCG TESTİ’ adı verilir.

Hormonun anne kanında tespit edilmesi, yaklaşık olarak LH pikinden (yumurtlamadan) 10 gün sonra mümkün olur. (Anne kanında ß-HCG hormonunun tespit edilmesi, yaklaşık olarak adet gecikmesi yaşanan günlerde veya birkaç gün önce mümkün olabilir). Gebeliğin rahme yerleşmesinden sonra HCG hormonu anne kanında giderek artmaya devam eder ve 10. hamilelik haftasında en yüksek değere yani yaklaşık 100.000 mIU /ml değerine ulaşır. Bu haftadan sonra hamileliğin orta dönemine kadar 20.000 mIU /ml değerlerine kadar düşer ve doğuma kadar bu değerlerde sabit kalır.

Bulantılardan sorumlu HCG hormonu gebelikte mide bulantısından sorumlu hormon olarak gösterilir. İlk 3 aydan sonra, HCG hormonu salgılanmasının azalmasıyla birlikte mide bulantıları da azalır.

ÖSTROJEN: Vücudu bebek taşımaya hazırlıyor
Östrojen hormonu, anne adayının vücudunu, bebek taşımaya ve emzirmeye hazır hale getirmede önemli rol oynar. Aynı zamanda embriyonun rahim yüzeyine sağlıklı bir şekilde tutunabilmesi de östrojen sayesinde mümkün olur. İlk 3 ay boyunca östrojen, yumurtlamadan regl dönemine kadar olandan biraz daha fazla salgılanır. İlk 3 aydan sonra ise vücuttaki östrojen, normal değerin 30-50 katına kadar yükselir. Bu artış, rahimdeki kaslar ile göğüslerdeki süt kanallarının büyümesine ve rahme yeterli kan gitmesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra eklemleri yumuşatması, özellikle de pelvisin gevşek hale gelmesini sağlaması ile doğuma hazırlıkta rol oynar. Hatta hamileliğin son günlerindeki yüksek östrojen ve buna eklenen progesteron seviyesindeki düşüşün, doğumu başlattığı düşünülür.

Ciltteki renk değişikliklerinden ve kan basıncının artmasından da sorumlu olan östrojen, cilde rengini veren pigment maddesinin de artmasına yol açar. Bu yüzden hamilelikte göğüs uçlarının rengi koyulaşır ve yüzde çillenmeler meydana gelir. Artan östrojenin etkisi, aynı zamanda cinsel açıdan daha aktif olma arzusunu beraberinde getirebilir. Östrojen, artan kan basıncının da ana nedenidir. Bunun nedeni ise; rahme daha fazla kan gönderilmesini sağlamaktır. Östrojen, tüm bu etkilerinin yanı sıra eklemlerde gevşemeye yol açtığı için, özellikle akşam saatlerinde çekilen sırt ağrılarının da sorumlusu olarak gösterilir.

PROGESTERON: Uykusuz gecelerin sebebi
Yumurtlamadan hemen sonra progesteron seviyesi çok yükselir. Bu hormonun temel görevi; döllenen yumurtayı barındıracak olan rahim içi dokusunun yerinde durmasını sağlamaktır. Progesteron, bu görevi östrojen hormonu ile birlikte yerine getirir. Aynı zamanda hamileliğin son ana kadar devam etmesini sağlayan hormondur. Progesteron hamilelik döneminde kasları rahatlatır, özellikle de rahim kaslarının gereksiz yere kasılarak hamileliği vaktinden önce sonlandırılmasını engeller.

Kabızlıktan, şişlikten, sık idrara çıkmaktan sorumlu Progesteron, yol açtığı etkiyle kasların yavaşlaması ile vücutta birçok başka değişikliklere yol açar. Sindirim sistemindeki kasların da yavaşlaması sonucunda kabızlık görülebilir. Hormon, aynı zamanda böbreklerin büyümesine yol açtığı için, özellikle geceleri daha fazla idrara çıkma ihtiyacı hissedilebilir. Dolaşım yavaşladığından bacaklarda ve hatta vajinada varisler oluşabilir. Aynı zamanda tansiyon düşürücü etkisi olduğu için, uzanma ihtiyacı hissettirir. Hormon, rahmin gereksiz kasılmalarını önler ve vücudun genel olarak sakinleşmesini sağlar. Hormonun bir başka etkisi de ayak bileklerinin özellikle akşam saatlerinde çok şişmesidir. Ayrıca sık idrara çıkma nedeniyle, gece uykularının bölünmesine de neden olur.

OKSİTOSİN: Süt gelmesine yardım ediyor
Doğumun gerçekleşmesini sağlayan hormon olarak gösterilir. Bunun yanı sıra doğumdan sonra emzirirken salgılanan oksitosin, göğüslerden süt gelmesine yardımcı olur. Bebeğin her meme emişinde oksitosin salgılanır. Bu esnada süt üreten hücrelerin etrafındaki kaslar kasılarak, sütün meme başından dışarı çıkışı sağlanır.

RELAKSİN: Yumurta için uygun ortamı oluşturuyor
Hamileliğin başlangıcında yeni kan damarlarının oluşumuna yardımcı olur. Böylece yeni döllenen yumurta için en uygun ortamın oluşması sağlanır. Bunun yanı sıra hamilelik ilerledikçe, serviksin (dölyatağı boynu) ön tarafında bulunan ve normalde sabit olan symphysis pubis (kalça kemiklerinin önde çatı kemiği bölgesinde birleştiği çatı eklemi) adlı eklemin gevşemesini sağlar. Bu sayede doğumda bebek pelvisten daha kolay çıkar. ‘Symphysis pubis’ eklemi gevşedikçe, pubik (karnın ön bölümünde, kalça kemiğinin alt kenarı ile dış cinsel organların üst kenarı arasında kalan kıllarla kaplı bölge) kemiğinde keskin sancılar hissedilebilir.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir