Tombul mu, obez mi?

12 Mart 2015

Bebeklik döneminde tombulluğuyla kendini sevdiren bebeklerinizin çocukluğundaki kilo dağılımına dikkat edin. Medical Park Ordu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Güngör Balta, çocuklarda obezite ile ilgili Parents’ın sorularını yanıtlıyor.

Obezite vücutta sağlığı bozacak şekilde anormal ve fazla yağ birikmesidir. Obezite hemen hemen tüm toplumlarda görülen bir sağlık sorunu ve görülme oranı giderek artış gösteriyor. Günümüzde obezite her yaş grubunda görülen bir sağlık sorunu. Modern yaşamın getirdiği beslenme alışkanlıklarında yağların ve karbonhidratların fazla tüketilmesi ve çocukların fiziksel aktivitelerden uzaklaşarak, televizyon ve bilgisayar oyunlarına yönelmeleri obeziteye sebep olan bazı durumlar. Çocukluk obezitesi, ilk olarak 1 yaşta, 5-6 yaşlarında ve ergenlik döneminde artış gösterir. Obezitenin 5 yaşından önce veya 15 yaşından sonra gelişmesi, erişkin yaş obezitesi için risk oluşturur. Amerika’da çocuklarda obezite oranı yüzde 20’lerde iken, Türkiye’de yapılan çalışmalarda bu oran yüzde 10-12 olarak bulunmuştur.

Çocuklarda beslenme alışkanlığı
Oyun dönemi çocuklarında sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılırken aynı zamanda kişisel temizlik alışkanlıkları da kazandırılmalıdır. Yemekten önce ve sonra elleri yıkama, dişleri fırçalama, çiğ yiyeceklerin yıkanmadan yenmemesi gibi konularda erişkinler örnek olmalıdır. Yemek yerken çocuk rahat oturmalı. Yemeğe oturmadan önce çocuğun sakin olmasına özen gösterilmelidir. Yemeğin besleyici olması kadar görünüşüde önemlidir. Çocuğun yediği miktar diğer çocuklarla kıyaslanmamalı ve ‘az yedi’ endişesi ile zorlanmamalıdır. Eğer ailenin yeterli ve dengeli beslenme düzeni varsa çocukta buna alışmalı ve ona özel yemek hazırlanmamalıdır. Süt dişleri tamamlanmayan çocuklarda çiğneme problemi olabilir, bunun için yemeklerin yumuşak hale sokulması ve küçük parçalara ayrılması yeterli olabilir. Çocuğun yemeği kendi başına yemesi öğretilmelidir. Çocukların yemek yeme kurallarını öğrenebilmesi için olumlu bir ortam hazırlanmalı ve gereksiz yere azarlanmamalıdır. Çocuklara paylaşım duygusu öğretilmelidir. Oyun çocuğu ve okul çocuğu dönemlerinde beslenme; sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması ve erişkin yaşta etkileri ortaya çıkacak olan bazı sağlık sorunlarının önlenmesi açısından önem kazanmaktadır.

Çocuğu oyalamak için televizyon karşısında ya da eline telefon verilerek yemek yedirme çabalarının çocuğa etkisi nedir?
Televizyon seyretme ve bilgisayar oyunları oynama ile obezite arasında pozitif bir ilişki saptanmıştır. Televizyon seyretme ile vücut yağ dağılımının düzensizliği arasında da ilişki olduğu belirlenmiştir. Televizyon reklamları, özellikle büyük çocuklarda kişinin tükettiği gıdaların nitelik ve niceliklerini etkiler, obeziteye yol açan kötü diyet alışkanlıklarına yol açar. Televizyon seyretme süresi boyunca çocukların ana öğünlerine ilaveten ara öğün aldıkları sıkça görülen bir durum. Televizyon izleme süresi arttıkça çocuğun hareketsiz kalma süresi artmakta bu da obeziteye zemin hazırlar. Aşırı televizyon izleyen çocukların kan kolestrol düzeyleri izlemeyen çocuklara göre daha yüksektir. Yapılan çalışmalarda 0-2 yaş aralığındaki çocuklara hiç televizyon izletilmemesi ve 2 yaş üstü çocuklarda televizyon ve bilgisayar başında 2 saatten fazla kalmamaları öneriliyor. Televizyon izleyen çocukların hiç reklam izlemeyenlerden daha fazla şekerli gıda tüketmeyi tercih ettikleri gözlemlendi. Ayrıca bu tarz reklamlara maruz kalma, çocuğun enerji yoğunluğundan fazla ve besin değeri az olan yiyeceklerin tercihini artırır. Bu nedenle ebeveynlerin uyguladığı televizyon karşısında veya eline telefon verilerek beslenme yöntemleri çocuğu olumsuz olarak etkiler ve obeziteye zemin hazırlar.

Çocukluk döneminde ortaya çıkan obezite genetik mi?
Son zamanlarda yapılan çalışmalarda obezitenin genetik faktörlerden etkilendiğini gösteriyor. Günümüzde obezitenin genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıktığı kabul ediliyor. İkiz çocuklardan birinde obezite var ise diğerinde de olma olasılığı yüzde 50-80 oranındadır. Çocuğun obez olma şansı: Her iki ebeveyn obez ise yüzde 80, ebeveynlerden biri obez ise yüzde 40, her ikisi de obez değilse yüzde 14 oranındadır. Ayrıca aynı ailedeki bireylerin Beden Kitle İndeksi (BKI), derialtı yağ dokusu dağılımı ve bel-kalça çevrelerinin oranının benzer olduğu görülmüştür. İkizlerden biri obez ise diğerinin de obez olma riski tek yumurta ikizlerinde, çift yumurta ikizlerine göre daha fazladır. Tek yumurta ikizleri eğer benzer koşullarda yaşıyorlarsa vücut ağırlıkları aşağı yukarı birbirine yakın olabilir. Bu kısmen çocukluk çağında kazandıkları alışkanlıkların yanında ikizler arasında bu benzerliğin genetik olarak kontrol edildiğine inanılır. Tek yumurta ikizleri, kilo ve deri altı yağ kalınlığı yönünden değerlendirildiklerinde birbirine çift yumurta ikizlerine göre daha çok benzerlik gösterirler ki bu da genetik etki ile uyumluluk gösterir. Fakat günümüzde artan obezite sorunu genetik ile değil beslenme ve azalan fiziksel aktivite ile açıklanır.

Obezite sebepleri
Obezite sebepleri, genetik, çevresel, beslenme ve psikolojiktir.
Çevresel sebepler: Araştırmaların sonucu gelişmiş ülkelerde, düşük sosyoekonomik düzeyli kesimlere göre obezitenin daha sık olduğunu göstermiştir. Gelişmekte olan ülkelerde ise yüksek sosyoekonomik düzeye sahip kesimlerde daha sık olduğu saptanmıştır. Şiddetli obezitenin görülmesi, sosyoekonomik düzey ile ilişkili değildir. Çocukluk obezitesinde çevresel etmenler içinde ailenin beslenme biçimi ve aktivasyon azlığı önemli bir rol oynar. Uzun süre televizyon izleyen çocuklarda, televizyon izlerken yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmesi obeziteyi daha da artırmaktadır.
Beslenme Sebepleri: Anne sütü ile beslenmenin obezite oluşumunu önleyici etkisi iyi bilinmektedir. Süt çocukluğu döneminde mama ile beslenme, zamanından önce ek gıdalara ve yapay beslenmeye geçilmesi obeziteyi kolaylaştırır. Modern yaşamın getirdiği beslenme alışkanlıklarında kalori ve yağın fazla oluşu obezite oluşumunda risk faktörüdür. Hızlı yeme ve az çiğneme, obezite oluşumunu artıran kolaylaştırıcı bir etkendir.
Psikolojik sebepler: Obezitenin psikolojik etmenlerle ilişkisinin olduğu kabul edilir. Anne-baba ve çocuk arasındaki olumsuz ilişkiler çocuğun ruhsal yapısını etkileyip aşırı yemeye neden olabilir. Obez çocuklarda ergenlik döneminde arkadaş edinememe, grup faaliyetlerine katılamama gibi durumlar, çocuğu daha pasif hale getirmekte ve obezite derecesi daha da artırmaktadır.

Bebeklik ve çocukluk döneminde obezite nasıl anlaşılır?
Bebeklik döneminde, çocuğun öncelikle dış görünüşünden obez olduğu fark edilebilir. Boy uzunluğunun kiloya oranı ve büyüme eğrilerindeki persentil değerlerine göre karar verilebilir. Kilo persentil değerleri, yüzde 97’nin üzerindedir. Bebek izleminde belli bir persentil değerinde kilo alan bebeğin ileri dönemlerde persentil değerlerinin yukarı çıkması risk oluşturabilir. Çocuklar için obezite, yaşa göre boy uzunluğu, yaşa göre vücut ağırlığı ve boy uzunluğuna göre vücut ağırlığı kıyaslanarak değerlendirilir. Beden Kitle İndeksi (BKI) zayıflık ve şişmanlığın değerlendirilmesinde kullanılan pratik bir yöntemdir. BKI, 25-29 kg/m2 ise fazla kilolu, BKI 30 kg/m2 veya daha üzerinde ise obez kabul edilir. Obezitede fazla yağın büyük bir kısmı deri altında toplandığından deri kıvrımı kalınlığı ölçümü yapılabilmektedir. Bel çevresi ölçümü, bebek ve çocuklarda çok uygun bir yöntem değildir.

Çocuklara diyet uygulanabilir mi? Bu süreçte nasıl ilerlenmesi gerekiyor?
Sağlıklı ve dengeli bir diyet uygulanmasının kilo verme amaçlı olmaktan ziyade, sürekli olması gerektiği aileye ve çocuğa anlatılmalıdır. Yaşlar dikkate alındığında 2 yaş altındaki çocuklara diyet önerilmez. 2-7 yaş arasındaki obez çocuklarda obeziteye bağlı komplikasyonlar (diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, solunum sistemi hastalıkları, kemik ve eklem hastalıkları ve uyku apnesi gibi) gelişmişse diyet yaptırılması önerilir. 8-18 yaş grubunda ise diyet obezite tedavisinin en önemli öğelerinden biridir. Şişman çocuğa günlük enerji verilmeli, herhangi bir kısıtlama yapılmamalıdır. Çocuğun ve ailenin günlük yaşam biçimi, alışkanlıkları göz önüne alınarak beslenme programı yapılmalıdır. Kötü beslenme alışkanlıkları düzeltilerek, günlük alınması gereken besinler sık öğünlerle verilmelidir. Böylece çocuklar aç bırakılmadan yeterli ve dengeli bir beslenme planlanmış olur. Verilen diyette toplam günlük enerjinin yüzde 50’si karbonhidrat, yüzde 30’u yağ ve yüzde 20’si proteinden sağlanmalıdır. Şeker ve şekerli besinler, kuru yemişler, çikolata, börek, çörek gibi enerji içeriği yüksek olan besinler beslenme programından çıkarılmalıdır. Diyette doygunluk sağlanması açısından posalı yiyecekler kullanılmalıdır. Ayrıca sıvı tüketimi artırılmalıdır. Beslenme programına ek olarak yürüme, bisiklete binme gibi düzenli fiziksel aktivite yapması önerilir. Bu süreçte uygulanan yöntem genelde besin piramidi yöntemidir. Bu yöntem üzerinden trafik ışığı diyeti, glisemik indeks hesaplanması ve bireysel diyet hesaplamaları gibi uygulamalar kullanılabilir. Trafik ışığı diyetinde besinler kırmızı, sarı ve yeşil olarak gruplandırılmıştır. Glisemik indeks hesaplamalarında besinlerin glisemik değerleri hesaplanır. Hızlı sindirilen veya glukoza erken dönüşen yiyecekler yüksek glisemik indekse sahiptir.

Çocukları obezite problemiyle karşı karşıya bırakan, ebeveynlerin çocuklarına uyguladığı yanlış beslenme düzeni olabilir mi?
Çocukluk obezitesi, doğumla beraber aile ortamında başlar. Küçük çocuklarda düzenli yeme alışkanlığı aileler ve bakıcılar tarafından üstlenildiği için bu konudaki uygulamaları önemlidir. Ailenin yeme tercihleri, evdeki yemek çeşitleri ve yeme şekli obezitenin oluşmasında önemli bir role sahiptir. Bebeklik dönemindeki beslenme şekli çocuğun gelecek yıllardaki beslenme alışkanlığını belirler. Anne sütü ile beslenmenin obezite oluşumunu önleyici etkisi iyi bilinmektedir. Çocuk her ağladığında biberon ile süt vermek, muhallebi gibi kaloriden zengin besinlere erken başlamak ve bunları fazla miktarda vermek, çocuklarda şişmanlığa yol açan yanlış uygulamalardır. Ayrıca, biberon ile beslenen çocuklarda, anneler şişede ne kadar mama kaldığının görerek, çocuğun biberonu bitirme konusunda teşvik edebilirler. Fakat emzirilen çocuklarda beslenme, çocuğun emmesine bağlıdır.

Çocukluk döneminde sağlıklı beslenme önerileri:
İlk 6 ay sadece anne sütü verilmelidir, 6’ncı aydan sonra 2 yaşına kadar tamamlayıcı besinlerle birlikte anne sütü verilmesine devam edilmelidir. 6’ncı aydan itibaren tamamlayıcı besinler azar azar başlanmalı, çocuğun ayına uygun besinler, uygun miktarlarda verilmelidir. İlk verilen tamamlayıcı besinler tatlı olmamalı, şeker, bal, reçel, bisküvi, muhallebi gibi besinlerin verilmesinin enerji alımını artıracağı unutulmamalıdır. Bebek beslenmesinde biberon değil, kaşıkla beslenme uygulanmalıdır. 2 yaş ve üzerindeki kilolu çocukların ağırlık kontrolünde ilk adım, mevcut ağırlığın korunmasıdır. Çocuğun yaşına ve olması gereken ağırlığına uygun yeterli ve dengeli beslenme düzeni sağlanmalıdır. Şeker ve yağ içeriği yüksek besinler, çocuk istediği için ya da ödül olsun diye verilmemelidir. Düşük enerjili diyetler kesinlikle uygulanmamalıdır. Öğün atlanılmamalı, azar azar ve sık sık beslenilmelidir. Fiziksel aktivitesi artırılarak, büyüme ve gelişmesi izlenerek hızlı ağırlık artışı önlenmelidir. Okul öncesi çocukların beslenmesinde sorumlu olan annelerin, aile bireylerinin, bakıcıların ve öğretmenlerin beslenme konusunda bilinçlendirilmesi, çocukların beslenme alışkanlıklarının gelişmesindeki etkisi unutulmamalıdır. Okul çağı çocukları da 3 ana 3 ara öğün şeklinde beslenmelidir. Günde 2 su bardağı süt ve süt ürünleri tüketilmelidir. Kansızlıktan korunmak için, demir minarelinden zengin besinler, taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Enerji alımı ile enerji harcaması arasında denge kurularak obeziteden kaçınılmalıdır. Şeker ve şekerli besin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Fastfood besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Tuz tüketimi azaltılmalı, iyotlu tuz kullanılmalıdır. Bol sıvı alınmalıdır. TV ve bilgisayar başında uzun süre kalınmamalıdır. Düzenli fiziksel aktivite yapılmalı ve gün ışığından doğrudan yararlanılmalıdır.
Obezitenin engellenmesi, gerekli önlemlerin alınması ve bunların bir yaşam biçiminde tüm çocukluk ve gençlik yılları boyunca titizlikle sürdürülmesi ile mümkündür. Ailelerin çocuklarına verebilecekleri en güzel en değerli hediye; onlara doğru beslenme alışkanlıklarını kazandırmalarıdır. Sağlıklı çocuk, sağlıklı gelecek ve sağlıklı toplum demektir.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir