Siz nasıl hissetmek istiyorsunuz?

15 Ekim 2018

Hazırlayan: Zeynep Erkan

Her sezon beğenimize sunulan trendler, podyumda yürüyen bir mankenin üstünde bize uzak, yabancı, abartılı, biraz korkutucu bile geliyor. İlk bakışta, “bu da giyilir mi şimdi?”, “hoşuma gitti ama nasıl/nereye giyilir ki bu?”, “tasarımcılar da normal insanlar için hiç bir şey yapmıyor.” dedirten parçaların bize göre olmadığını söyleyebiliyoruz. Hatta modaya biraz küsüyor muyuz ne? Hele ki çocuklu hayatımız, değişmesine bozulduğumuz vücudumuz bizi bu konulardan iyice uzaklaştırırken.

Bu hepimizin hikayesi
Peki size tüm bu trendlerin arkasındaki hikayenin bizi ilgilendirdiğini söyleseydim? Masa başında oturmuş, hayalgücünü zorlayarak çizim yapan bir tasarımcının eseri olmaktan ziyade bizim eserimiz olduğunu gösterseydim, fikriniz değişir miydi? En azından trendlere, kıyafetlere farklı bir gözle bakmaya başlar mıydınız?

Neredeyse hiçbir trend yoktur ki, ilhamını insanlıktan almış olmasın. Dünyada yaşanmakta olan sosyal, politik, ekonomik, sanatsal, artık aklınıza gelen ne kadar olay varsa işi trend avcılığı olan uzmanlar bu gelişmelerin sokağa yansımasını yakından takip eder. Bu olayların kimi uzun, kimi kısa vadede mimariye, tasarıma, dekorasyona ve pek tabii podyumlara yansır. Bu sezon podyumlara yansıyan, neredeyse tüm trendlere sebep olan olay Hollywood’da ateşlenerek tüm dünyayı etkisi altına alan Times Up (Süre Doldu) Kampanyası’ydı. Hollywood’daki cinsel taciz skandallarına tepkiyle başlayan hareket, 300’den fazla kadın oyuncu, yönetmen ve yazarın, başta film endüstrisi olmak üzere tüm sektörlerdeki sistematik cinsel tacizle mücadele etmek adına başlattıkları kampanya bu amaçla sınırlı kalmadı, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinin ortadan kaldırılması, kadınlara kamu kurumlarında daha fazla yer ayrılması konularına da el attı.

Amerika’da başlayan kampanyanın etkileri tüm dünyaya yayıldı. Genel anlamda kadınların yetkilendirilmesi, güçlendirilmesi gibi konular gündem olmaya başladı. Tabii Amerika Başkanı Trump’ın her fırsatta kadınları aşağılayıcı düzeye varan talihsiz yorumları da bu kampanyadan çok önce, sabrı taşan insanlarla bir ortam zemini oluşmaya başlamasına olanak sağlamıştı.
Buraya kadar durumun sosyal ve biraz da politik bir doğası olduğunu söyleyebiliriz. Moda nerde ve neden sahneye çıkıyor? Moda her ne kadar bir sanat dalı olarak kabul edilmese de zanaat olduğu inkar edilemez. Dışavurumcu üslubuyla dünyadaki gelişmeleri protesto ettiğine de ya da gerektiğinde gelişmelere destek verdiğine de yüzyıllardır şahit oluyoruz. Hatta bu süre boyunca kadının toplumsal konumuna göre şekillendiğini çok rahat söyleyebiliriz. Kimi zaman önümüzde bir kalkan, kimi zaman rehber, kimi zaman da bir silah olmayı başarmış bir destek güç. Ve şimdi de tam olarak bunu yapıyor.

Tasarımınızı seçin
Gelin sezon trendlerine göz atarken bunu nasıl yaptığına bakalım. Her tasarımcının her gelişmeyi aynı şekilde ele alması mümkün olmadığı için her markanın yaklaşımı size göre olmayabilir, ancak bir yerlerde denk gelmeniz mutlaka mümkün olacaktır.

Derinin her türlüsü makbul
Kadınların güçlenmesine odaklanan sezonda bazı tasarımcılar kadının savaşçı ruhuyla bu durumdan galip çıkacağını öngörürken, bazı tasarımcılar kadınlığına sarılarak bunu başarabileceğini düşündü. İlk grubun anahtar kelimesi “korunma” olsa gerek ki zırh gibi kuşanılan deri elbiseler, baştan aşağı giyilen vahşi hayvan desenleri, katlı dış giyim gibi trendler göze çarpıyor. Bu sezon derinin her rengini, hayvan deseninin her türlüsünü göreceğiz. Bu da demek oluyor ki dikkat çekmekten çekinmek yok, anafikir bu.

Özgür ruhlara
70li ve 80li yılların yükselişi de şaşırtıcı değil. 70ler, özgürlüğünün peşinde, düzene başkaldıran bir jenerasyon gördü. Bu duruşun, bugünkü kadın hareketine katkısı yadsınamaz. 80ler ise kadının işgücüne, özellikle de finans sektörüne dahil olmaya başladığı, kendi ayakları üzerinde duracak şekilde para kazanacağı dönemin başlangıcı olan yıllar. Dolayısıyla, 80ler’in geniş, vatkalı omuzlarını, takım elbiselerini bu sezon da görmeye hazır olun.
Sezonun bir diğer zırhı ve yüksek ihtimal anneler için en kullanışlı parçası pelerin. Annelerin süper güçleri olduğu bilinen bir gerçekken (!) neden süper kahraman gibi giyinmeyelim ki? Şaka bir yana, battaniye gibi sarınabileceğiniz, istediğiniz her kıyafetin üzerine düşünmeden atabileceğiniz pelerinler hem pratiklik hem sıcak tutma açısından birer hayat kurtarıcı.
İkinci grubun anahtar kelimesi ise “feminenlik” gibi görünüyor. Fakat kırılgan değil, güçlü bir feminenlik. Sakin, özgüvenli, ayakları yere basan, dengeli, tevazu sahibi bir imaj yaratan tasarımlardan söz ediyoruz. Tüm bu sıfatlardan bahsedince akla ilk gelen zamana yenilmeyen, her zaman derli toplu, zarif gösteren, klasik tüvit oluyor. Bu sezon her formda bulmanız mümkün olacak.

Pililer gündemde
Hanımefendi bir görüntü sağlayan diğer trend ise ateş pileli etekler. Dökümlü, dizaltı boylarıyla sakin, keskin pileleriyle uzlaşmaz bir tavır sergileyen bu etekler dengeli bir imaj yaratmak için düşünülebilir.
Neredeyse kadınlara özel bir kumaş olarak kabul edebileceğimiz ipek de bu sezonun dokuları arasında. İpeğin feminenliğini güçlü desenler dengeliyor. Zincir desenli ipek elbiseler, karışık desenli ipek gömlekler doğumdan sonra sadece anne olmadığını, halen zarif bir kadın olduğunu hatırlamak isteyenlere destek olacaktır. Tabii kıyafetinizi çeşitli mamaların olmadığı ortamlarda giydiğiniz sürece.
Aslında sezona dönüp baktığınızda tasarımcıların kadınlara güç, huzur, özgüven ya da aradıkları ne varsa yaşatmak üzere çalıştıklarını görebilirsiniz. Yeter ki tasarımları etek, bluz, desen, renk ötesinde görmeyi seçelim. Siz nasıl hissetmek istiyorsunuz? Buna göre bir iki trend çarptı mı gözünüze?

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir