Annelik’te seçici geçirgenlik

2 Ocak 2019

Hazırlayan: Şirin Yelmen Oktar

Bilgi obezitesi olduk, filtrelemeden her bilgiyi depoluyoruz.

Son zamanlarda bilgi içinde kayboluyoruz. En iyi çocuk doktoru, en iyi market, çocuklar için en sağlıklı yiyecek, çocuk dostu oteller, çocuklara uygun restoranlar, çocuklu anneler için uygun tatil yerleri, en iyi makyaj malzemesi, en iyi parfüm….gibi onca bilginin içerisine kendimizi buluyoruz. Dağılıyoruz, savruluyoruz da her bilgiyi de öğrenmeden yapamıyoruz? Ne olacak bu bizim bitmek bilmeyen öğrenme ve depolama halimiz…

Bir bilgisayar olduğumuzu hayal edelim. Her an yeni bir veri ekleniyor. Adı tanımlı sarı klasörler de var, bir köşede bulunsun diye adını not edip, masaüstüne attığımız dosyalar da… İhtiyaç olduğunda bulunsun diye atılan her dosya masa üstünde görünür olarak duruyor.

Çantada anahtarı bulamazken, metropollerde her gördüğümüz objeye, sese, kokuya maruz kalırken, sarı klasörünün içinde bir gün gerek olur diye bekleyen dosyalarımız da eklenince, hayat ağırlaşıyor.

Bir danışanım koçluk sonrası oğlumun hangi okula gittiğini, sordu. Söyledikten sonra merak edip çocuğunun yaşını sordum. Çocuğunun küçük olduğunu biliyordum. 2 yaşında, dedi. 2 yaşında ve yarın ilkokula gidecek gibi soruyordu. Bu kadar bilgiyi aceleyle öğrenme çabamız, sanki bir şeyler kaçıyormuş gibi her şeyi toparlayışımız ve ardından yorgun düşüşümüz…

Tüm bu bilgileri ne için öğreniyoruz? Hiç düşündünüz mü?

 “En” olma çabası…

Son zamanlarda bize pompalanan “çocuk da yaparım kariyer de” cümlesindeki kariyerin altındaki başarı güdüsünü, hayatın her alanında gözlemliyorum. Çocuğum en iyi okula gitmeli, en iyi etkinliğe gitmeli, en iyi sinema filmine, gösterimdeki en popüler tiyatroya, en iyi oyunları oynayıp, en sağlıkları yemeli…

“En” hissetmenin bize sağladığı en önemli şey; iyi hissetme duygusu Suçlu tarafımızı bastırmanın en kolay hali… Benim çocuğum Türkiye’nin en ünlü doktoruna gidiyor, bizim bölgenin en iyi hastanesi, en iyi parkı… Bu konuşmalar, whatsapp gruplarında da geçiyor. Hatta
birbirlerine soru sorarken anneler, “ en” soruları ile soruyorlar.

Arkadaşlar, doğum günü düzenleyeceğim en iyi yer neresi? En iyi park hangisi diye  soru vardı.

Söyleşilerde, yaptığım koçluklarda ve düzenlediğim seminerlerde; her alanda  “en “olabilme çabasına girmenin, bizim üzerimizde aşağıdaki etkileri yaratabileceğini gözlemledim:

Kaygı;  

Yoğun kaygı yaşandığında düşünceler, kafa karışıklığına neden oluyor. İçinden çıkamadığımız çok bilinmeyenli bir denklem gibi anneliği zorlaştırıyoruz.

Duyguların etkisi bedene yansıması;

Bedenen yorgun, evde ruhen olmayan annelere dönüşüyoruz. Sonrasında da “bu hayat beni çok yoruyor” diyoruz.

Gerçeklerimizi kabul etme güçlüğü; 

Kabul etmek zorlaştıkça, kendimizi yetersiz, değersiz, çaresiz, karamsar, hayal kırıklığına uğramış hissedebiliriz. 

Duygularımızın etkisi; 

Gerçek ihtiyacımızın farkında olamayabiliriz. Tüm bunlardan kurtulabilmek için; her bilgiyi depolamak yerine, bizim ihtiyacımız olan bilgiyi depolamaya özen göstermeliyiz.

İhtiyacımız olan bilgiyi nasıl bileceğiz? 

Bilmek istediğim şu an da neler var? Sorusunu sorun.

Tek referans veya çok referans yerine kabul edilebilir örneklem kişi sayısı seçin.

Bütçeniz, oturduğunuz yer, aile durumunuz, çocuğunuzun kişilik özellikleri gibi size ait gerçekler listesini belirleyin. Bu listeyi çıkartmak annelik zeminimizi oluşturmak gibidir. Bu zemine belirli dönem aralıklarla bakmalıyız. Örneğin iki yaş annelik zeminimizle, 18 yaş annelik zeminimiz aynı değildir. O zamanın ihtiyaçları farklıydı deriz ya hep

Her ihtiyaç kendi içinde, kendi yerinde ve kendi gerçekliğinde değerlendirilmelidir.

İhtiyacımız olan bilgi besinini alabilmemiz için; öncelikle çok aldığımızı fark etmeliyiz. Bedensel, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlar bize ipuçlarını veriyor. Ekstra almaya çalıştıkça, depolar doluyor, masa üstü taşımıyor, bellek allak bullak oluyor. Hasta olmadan, yeter artık demeden, berrak konuşmayı unutmadan eyleme geçebilmek için bilgi depolarınızı kontrol edin. Girdi çok, çıktı az ve atık da yoksa bu sistem sizi imha edebilir.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir